*MUTLULUK BULAŞICIDIR.
*MÜSTAKBEL EŞİNİZ ARKADAŞINIZIN ARKADAŞI OLABİLİR.
*ARKADAŞINIZIN ARKADAŞININ ARKADAŞLARI SİZİ ŞİŞMANLATABİLİR
YA DA ZAYIFLATABİLİR.
“Sosyal ağlar güzel ve anlaşılması
güç şeylerdir. O kadar detaylı ve karmaşık, hatta o kadar yaygındırlar ki,
hangi amaca hizmet ettiklerini merak ederiz. Neden içlerine yerleşmiş durumdayız?
Nasıl oluşuyorlar? Nasıl çalışıyorlar? Bizi nasıl etkiliyorlar?”
Harvard’lı tanınmış bilim
adamları Nicholas A. Christakis ve James H. Fowler, sosyal ağların nasıl oluştuğunu
ve nasıl işlediğini açıklarken birbirimizin tercihleri, sağlığı, zenginliği,
mutluluğu, inançları ve hatta kilosu üzerinde yarattığımız akıl almaz etkiye dair
şaşırtıcı kanıtlar sunuyor.
Business Week tarafından
2009 yılının en iyi 20 kitabından biri seçilen, New York Times “Editör’ün Seçtikleri”
köşesinde ve dünyanın en büyük kitap sitelerinden Goodreads’in mutlaka okunması
gereken 15 kitap listesinde yer alan kitap, Ekim 2012 başı itibariyle Varlık
Yayınları’ndan çıktı.
Sosyal Ağların Şaşırtıcı Gücü, dünyamızın “Etkilemenin
Üç Derecesi Kuralı” ile yönetildiğini gösteriyor; bizden üç derece uzaklıktaki
kişileri etkiliyor ve onlardan etkileniyoruz, üstelik bu kişilerin çoğunu tanımıyoruz
bile. Örneğin arkadaşınızın arkadaşının arkadaşı, mutluluğunuz üzerinde
cebinizdeki 5000 dolardan daha fazla etki yaratıyor. Mali dümenlerin, yeme
bozukluklarının, madde kullanımının, v.s. bununla beraber oy vermenin, yaratıcılığın,
özverinin ve “gelişigüzel” iyiliklerin de temelinde sosyal ağlarımız yatıyor.
Bu kışkırtıcı ve yararlı
kitap, duyguların neden bulaşıcı olduğunu, sağlıkla ilgili davranışların neden yayıldığını, zenginlerin neden daha
da zenginleştiğini ve daha pek çok şeyi açıklıyor. Bireyin önceliği kavramını
altüst ederek devrim yaratan yeni bir paradigma sunuyor: birlik halinde yön değiştiren
balık sürüleri gibi, bilincine varmadan çevremizdeki insanlar tarafından yönlendiriliyoruz.
Hatırlarsınız geçtiğimiz yıllarda
“Dünya Küçük Fenomeni ”de denilen ve üzerinde birçok araştırmanın yapıldığı “Altı Derece Teoremi” büyük ses getirmişti.
Sosyal psikolog Stanley Milgram’ın 1967 yılında bulduğu bu ilginç teorem, dünyadaki
herkesin birbirine ortalama altı kişi uzaklıkta olduğundan bahsediyordu. Yani
bir düşünsenize, Fidel Castro, Adriana Lima ya da George Clooney…Ulaşıl(a)maz
diye düşündükleriniz dahil, dünyanın bir ucunda yaşayan hiç tanımadığınız
birine, siz diğer uçta olsanız bile altı adımda ulaşabiliyordunuz.
Hatta teorem o kadar ilgi çekti
ki, John Guare’nin “Six Degrees of Separation”(Uzaklığın Altı Derecesi) adlı
tiyatro oyununa ve Kevin Bacon’ın “Altı Derece” adlı bilgisayar oyununa konu
olarak, popüler kültürde de yerini aldı.
Şimdi de “Altı Derece
Teoremi” kadar ilginç, hatta bana göre daha da ilginç “Etkilemenin Üç Derecesi”
yaptığımız ya da söylediğimiz herşeyin, sosyal ağ aracılığıyla dalga dalga yayılarak,
arkadaşlarımız (Bir derece), arkadaşlarımızın arkadaşları (İki derece), hatta
arkadaşlarımızın arkadaşlarının arkadaşları (Üç derece), üzerinde etki yaratma
eğilimini gösteriyor. Etkimiz aşamalı olarak kayboluyor ve bize üç derece uzaklıkta
bulunan sosyal sınırın ötesindeki insanlar üzerinde belirgin bir sonuç yaratmıyor.
Kitap bu konuyla ilgili bir
sürü örnek ve veri ile dolu. Yaklaşık 300 kaynak ve illüstrasyon ile kendimizi
nasıl hissettiğimiz, kiminle evlendiğimiz, hastalanıp hastalanmadığımız, ne
kadar para kazandığımız gibi bize ait herşeyin, sosyal ağların şaşırtıcı gücü
ile değişmesi anlatılıyor.
Kendimizi bir süper
organizmanın parçası olarak görmek, hareketlerimize, seçimlerimize ve
deneyimlerimize yeni bir gözle bakmamızı sağlar. Sosyal ağlara gömülü olmamızdan
etkileniyorsak, bize yakından ya da uzaktan bağlı olan kişilerin etkisi altında
kalıyorsak, ister istemez kararlarımız üzerindeki gücümüzü biraz kaybederiz. O
zaman gelin, tıpkı beynin tek bir nöronun yapamayacağı şeyleri yapması gibi,
sosyal ağların tek bir kişinin yapamayacağı şeyleri yapabilme gücünü fark
ederek, kendi lehimize kullanalım.