26 Temmuz 2012 Perşembe

İnsanın Bir Eşi Olmalı…
İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı,
gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı…aşık olduğu bir eşi olmalı! 
Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp,
şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını.
Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne,
varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli,
incitirim korkusuyla.
Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü…kramplar girmeli midesine,
onsuzluk aklına geldikçe! 
Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini.
Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için.
Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği.
Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine
dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi.
Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli.
Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.
Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını,
öfkesini, sevincini, coşkusunu…vs.
Güven duymalı, herşeyiyle. Başını göğsüne koyup,
huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak.
Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı…
Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da… 
Bir eşi olmalı insanın! 
Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeye
başlamalı. Seni şimdiden özledim! 
Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda
kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı…aşkla karşılamalı,
hasretle sarılmalı boynuna, özlemle koklayıp, öpmeli,
yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı
yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında.
Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı,
daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli.
Mutluluk saçmalı etrafına. 
Bir eşi olmalı insanın,
cennetten köşe almışcasına sevdiği,
sakındığı, bakmaya kıyamadığı…Her bir hücresinden aşkın
fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!


“Bilmem Yalnızlık Efendi ile aranız nasıl? Benim oldum olası iyidir. Severim kendisini, zannımca o da benden memnundur. Yalnızlık Efendi uzunca boylu, titiz, temiz ve bakımlıdır. Çok yakışıklı sayılmaz belki, fakat hayli alımlıdır. Kıyafetlerini nerede diktirir bilmem, ama giyimi kuşamı farklıdır. Hayatımda tanıdığım en donanımlı, en kültürlü, ayakları en çok yere basan varlıklardan biridir. Okumayı, düşünmeyi ve hayal etmeyi sever; haftada en az üç kitap bitirir. Tefekkürü de bilir tevekkülü de. Özgüveni yüksektir, kendi kendine yeter. Kimseye yalakalık etmez, hesap kitap yahut pazarlık ve çıkar işlerinden hazzetmez. Elalemin nabzına göre şerbet vermez, kula kulluk etmez. Vefalıdır. Sadıktır.

Kendisine yapılan iyilikleri asla unutmaz, ama kötülüklere gelince hafızası balıkların hafızasına döner; kemlikleri ve kinleri çabuk unutur. Kimseyle düşmanlığı yoktur. Kancıklık sevmez. Dedikodu etmez. Başkasının gölgesine muhtaç olmadan tek başına yaşayan hür ve gür bir ağaç gibidir. Canı sıkılınca duvarında asılı eski bir yazıya bakar; kim bilir hangi mahir hattatın elinden çıkma yazıda şöyle yazar: “Bu da geçer Ya Hu.” Yalnızlık Efendi yazıyı okurken gülümser, yarı mahcup, yarı mağrur. Ne zaman ona insanlardan ya da dış dünyanın çarkından şikayet etmeye kalksam, eliyle savuşturur sözlerimi. “Boş versene ya hu” der. “Yalnız geldik bu dünyaya. Sanki yalnız gitmeyecek miyiz?” Gerçi şahidim, zaman zaman onun da içinin daraldığı olur.

Yalnızlık Efendi en çok başkalarıyla karıştırılmaktan rahatsızdır. Yalnızlık, “Issızlık” demek değildir. Issızlık Efendi başka mahallede yaşar. Biraz huysuz bir tiptir. Hani bahçesine kaçan topları kesmeye kalkan aksi ihtiyarlar var ya, onlardandır. Bizimkiyle ara sıra selamlaşırlar o kadar. Keza Yalnızlık, “Kimsesizlik” demek de değildir. Kimsesiz Efendi şehrin dışında bir mağarada yaşar. Saçı sakalı birbirine karışmış. Bizimkiyle kırk yılda bir karşılaşırlar o kadar.

Yalnızlık ne Issızlıktır ne Kimsesizlik. Yalnızlık insana en çok başkalarıyla çevriliyken gelen bir histir ki, kimileri buna “etraf kalabalıkken kalbin yalnız olması hali” derler. Yalnızlık Efendi der ki, “Yalnızlık insanın kendi kendisiyle yaptığı bir sohbettir. Aracısız. Katkısız. Oyunsuz. Yalansız. Saf ve som bir sohbet“ …..

18 Temmuz 2012 Çarşamba

"Bazen Aşk için dengeyi kaybetmek, hayatın dengesini kurmanın bir parçasıdır "

EAT PRAY LOVE

12 Temmuz 2012 Perşembe

CESARET...

"Tanıdık ve rahatlatıcı her şeyi bırakacak kadar cesursanız ki bu alışkanlıklardan evinize kadar her şey olabilir ve gerçeği aradığınız bir yolculuğa çıkarsanız ve o yolculukta başınıza gelen her şeyi kabullenir ve o yolculukta tanıştığınız herkese öğretmen gözüyle bakarsanız en önemlisi de kendinizi affederseniz gerçek sizden saklanmayacaktır."

11 Temmuz 2012 Çarşamba

48 SANİYE VE ŞAHİKA CANLI YAYINDA!!!

BU AKŞAM saat 23:20 'de ŞAHİKA VE 48 SANİYE SKYTURK'DE "BAZILARI SICAK SEVER" programında SEVİM GÖZAY ile CANLI YAYINDA...MERAKLILARINA DUYURULUR!!!

8 Temmuz 2012 Pazar

"Hepimiz, her şeyin aynı kalmasını istiyoruz. Yıkılan hayatlarımızı değiştirmekten korktuğumuz için böyle yaşamaya devam ediyoruz.
Anladım ki, belki benim hayatım çok karmaşık değildi. Sadece hiç bir şeye bağlı olmadığım dünyam öyleydi. 
Karmaşa bir hediyedir. Her zaman değişime hazır olmamız gerekir. 
İkimizde birlikte olmaktan fazlasını hak ediyoruz. Çünkü birlikte olmazsak yok olacağımızdan korkuyoruz. "

ŞAHİKA

6 Temmuz 2012 Cuma

“Belki de sevgi, seni yavaşça kendine doğru yönlendirmenin yoludur. Olmanı istediğim kişiye değil, gerçekte olduğun kişiye doğru..”

Antoine de Saint-Exupery- Küçük Prens

4 Temmuz 2012 Çarşamba


AYLİN BAL TAYLOR




Sevgili ve sevgi dolu , bana da Aralik 2011 'de dokunan arkadasım ; 
Kitabını duygulanarak okuyorum . Eline , gönlüne , ruhuna saglık ŞAHANE OLMUŞ .. İyi ki yazmışsın ... Ne de iyi yazmışsın ... Seninle gurur duydum ... 
sevgilerime ....


Zeki bir insan yalnızlıkta, düşünceleri ve hayal gücüyle mükemmel bir eğlenceye sahiptir.

Schopenhauer

YEŞİM BERBEROĞLU

En sevdiğim Bölümlerden biri DEĞİŞİM oldu..
Yani seninde dediğim gibi..
Hayır dersem insanlar beni sevmez zannederdim, değiştirdim.
Sınırlar koymadan yaşardım, değiştirdim.
Temel önceliğim karşımdakinin memnuniyetiydi, değiştirdim.
Kendimi tanımaz kendimle zaman geçirmezdim, değiştirdim.
Alışkanlıklarım bağımlılığa dönüşmüştü, değiştirdim…..:)))
Aaa bir de Şahika’cım şu renklerle ilgili bir soru vardı ya. Once yaparken Bilge ile bir hayli zorlanmıştık. Fakat kitabı okudukdan sonra nasıl olduğunu bende anlamadım ama tek seferde hiç zorlanmadan söyleyebildim tüm renkleri..:)

SAĞ BEYNİN GÜCÜNÜ KEŞFET!!!


SAĞ BEYNİN GÜCÜNÜ KEŞFET

Bir inanışa göre;
İnsanlık tarihinin başlangıcında insanlar her iki beynini de aynı seviyede kullandığından, sağlak veya solak diye ayrılmıyorlarmış. Ne zaman ki, uygarlıklar, dinler, yönetimler oluşmaya başlamış, durum değişmiş. Fark edilmiş ki, sağ elini kullanan kişiler, yönetimlerde kurallara daha iyi uyuyor, sistemin dışına çıkmıyor. Halbuki sol elini kullananlar, daha duyguları ve sezgileri ile davranıyor, yeniliklerin peşinden gidip, kuralları çiğneyebiliyor. Bunu fark eden yönetimler, insanları sağ elini kullanmaya teşvik etmiş. O yüzden dünya nüfusunun büyük bir kısmı, sağlak olmuş.

Enteresan değil mi?

Şimdi çözmeyi deneyin;

Çok bilinen bir dokuz nokta sorusu vardır. Bilmeyenler için burada tekrar gösteriyorum;

Cevabı bilmeyenler lütfen biraz denesinler.

Bu soruyu 6 yaş altı ile yaptığımda, sonuca çok yaklaştıklarını görmek benim için çok ilginçti. 6 yaş altında sol beyin hakimiyeti ele geçirmediği için, çocuklar tüm yaratıcıklarını kullanarak, çok farklı şekiller çıkarıyorlardı. Aslında o zaman fark etmiştim ki; ilginç olan yaratıcılığın doğarken bizimle birlikte gelen ve büyüdükçe unutturulan bir becerimiz olmasıydı.
Siz uğraşırken, bir bilgi daha vermek istiyorum;

Forbes Dergisi’nde yapılan bir araştırmada, dümdüz bir dörtgenin ne olduğu konusunda 3-6 yaş arasındaki çocuklardan 200 farklı cevap alınırken, bu sayının yetişkinlerde 4-5'e kadar düştüğünü görmek enteresan değil mi?
Diğer bir araştırmada ise yaratıcı düşüncenin 4-5 yaşlarında %98 iken bu oranın 10 yaşlarında %30'a, 15 yaşlarında %12'ye, yetişkinlerde de %2'lere  kadar düştüğü tespit edilmiş.

48 SANİYE / ŞAHİKA

2 Temmuz 2012 Pazartesi


AYBEL AKGÜN


Daha kitabı alalı 2 saat oldu, henüz okuyamadım tamamını , yarın yolda okuyacağım (söğüt) inşallah ama ilk 20 sf da bile şevkle ve zevkle geçti :)


SEMİN AYRAL



Canım arkadaşımın kitabını aldım...almayanlara şiddetle hemen almalarını öneririm..bana bugün kitap sayesinde yaşattığın ilkler için sonsuz teşekkür ederim..iyi ki varsın:)


MEHMET ÖZTÜRK


Kitabınızı bir gecede soluksuz okudum, çok başarılı, tebrik ederim. Devamını bekliyoruz.

48 SANİYE YORUMLAR

KİTAP İLE İLGİLİ YORUMLAR

JALE DUYGAN;





 Su gibi bir kitap, 2 gündür uykusuz kalırcasına okuyorum.Bugün biter sanırım, ama yeni bir başlangıç benim için...:)Yolun apaçık olsun canım. An Hanım yaşanır, anlatılmaz:)