26 Aralık 2012 Çarşamba

48 saniye/ ŞAHİKA

Altı üstü hayat.
Öğrenmesi gerekli, biliyorum, tüm insanların dürüst ve adil olmadığını... Fakat şunu da öğret ona, her alçağa karşılık bir kahraman, her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğret ona. zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı; kıskançlıktan uzaklara yönelt onu; Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona; bırak erken öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını... eger yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret. fakat ona sessiz zamanlar da tanı; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği... okulda hata yapmanın hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi... nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona... herkes birbirine takılmış bir yönde giderken kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma... tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret. eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini... ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyati verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret. ona nazik davran, fakat onu kucaklama, çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun. ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret, böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır. bu büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım. o, ne kadar iyi, küçük bir insan oğlum... "
Abraham Lincoln

23 Aralık 2012 Pazar

48 SANİYE / ŞAHİKA


Bazı insanlar vardır, BÜYÜ gibidirler, değdikleri hayatı cennete çevirirler..
Aranızda, bilmem ne kadar mesafeler, kilometreler, cümleler, şarkılar geçmiş olursa olsun.. Onların varlığı size unuttuğunuz ne varsa hatırlatır, sımsıcacıktırlar
Dışarıdan bakınca çoğu onlara “ZOR İNSANSIN” der.
Aslında içlerinde başını okşayıp uyutmak isteyeceğiniz küçük bir çocuk saklıdır.
Asla size ait değillerdir, ama hep sizinledirler, bilirsiniz, hissedersiniz…
Ve bu bazı insanlar, en çok ihtiyaç duyduğunuz AN’da ortaya çıkarlar, minicik bir hamleyle sizi, yaşadıklarınızı ve hayatı, kısaca her şeyi yoluna koyarlar…

19 Aralık 2012 Çarşamba

48 saniye ŞAHİKA

Hadi şimdi bu kitabın sonunda herşeyi bırakalım, sahip olamadıklarımıza değil, sahip olduğumuz her şey için teşekkür edelim. Şükredelim.

Öncelikle olumsuz düşünceyi, olumsuzluğa güç vermeyi bırakın. Kızgınlığı, öfkeyi, nefreti bırakın. İntikam ve hırsı bırakın. Kurban rolü oynamayı, kendinize ve başkalarına acımayı, kederler içinde yaşamayı bırakın.

Tüm korku ve endişelerinizi bırakın. Gücünüz ile başkalarını ezmeyi, başkalarına güç gösterisinde bulunmayı bırakın. Dirençlerinizi ve tutunduğunuz her şeyi bırakın. Bırakacak çok şeyiniz var. Olumsuz olduğuna inandığınız, enerjinizi düşüren, size kendinizi kötü hissettiren herşeyi bırakın.
Bırakmak, özgürlüğünüzü geri getirecektir size.

Ve başlayın şükretmeye benim gibi;

Şu anda
Kendi varlığım için şükrediyorum.
Sizinle böyle bir kitabı paylaştığım için şükrediyorum.
Sevdiklerim ve sevebilme potansiyelim için şükrediyorum.
Ailem için şükrediyorum.
Bir oğlum olduğu için şükrediyorum.
Arkadaşlarım ve dostlarım için şükrediyorum.
İşimde tanıştığım o değerli insanlar için şükrediyorum.
Gülümsemem için şükrediyorum.
Nefes aldığım için şükrediyorum.
Gülen gözlerim için şükrediyorum.
Sağlıkla yaşadığım için şükrediyorum.
Eğlenmeyi ve kahkahayı öğrendiğim için şükrediyorum.
Evimdeki bolluk ve bereket için şükrediyorum.
Dünyanın güzelliklerini yaşayabildiğim için şükrediyorum.
Ormanlar ve denizler için şükrediyorum.
Bir çiçek gördüğümde, içimdeki sevinç için şükrediyorum.
Hayatımı bu seviyelere çıkartabildiğim için şükrediyorum.
Kendi gücümün farkında olduğum için şükrediyorum.
Değişebildiğim için şükrediyorum.
Evrenle bir ve bütün olduğum her an için şükrediyorum.
Yeni başlangıçlar için şükrediyorum.
Aşk için şükrediyorum…

Yaşamış olduğum tüm deneyimler için teşekkürler, bu deneyimler beni büyüttü, geliştirdi. Derslerimi aldım. Ve her şey bitti, şükrederek geride bırakıyorum.

48 SANİYE / ŞAHİKA

9 Aralık 2012 Pazar

48 saniye / ŞAHİKA


“Yaşanacak bir yaşam vardır. Binilecek bisikletler var, yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır…”

| Cesare Pavese |

7 Aralık 2012 Cuma

BİR KADIN YEDİ ERKEK...ŞAHİKA...Yeni kitaptan...

Aşk bir sızma halidir...

Aşk bir kendinden vazgeçme hali, kendi benliğini ezmeden ''biz'' olabilme halidir...

İnsan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz...

4 Aralık 2012 Salı

Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik...


Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar
Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar
Ve sırf dardı diye kafalar düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik
Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik.

BAZEN

Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan 
Güneş kucağındadır, bilemezsin 

Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın
Uçar gider, koşsan da tutamazsın

William Shakespeare

3 Aralık 2012 Pazartesi

48 saniye / ŞAHİKA


Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum…
Ölüyorum…
Jorge Luis Borges...

HER ŞEYE RAĞMEN YAŞAM..

HEPİMİZİN ENGELLİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN..

Senin yok mu engellerin,
Benim çoktu...
Ne zaman kaldırmaya başladım,
Çoğaldım, arttım, hayatı yaşadım...
Daha bir sevdim kendimi...
Kaldırın engelleri,
Aklınızla değil,
Kalbinizle yaşayın kendinizi...

http://video.cnnturk.com/2012/yasam/11/18/tek-parmakla-kitap-yazdi

27 Kasım 2012 Salı

SEVGİ ÜSTÜNE...


Sevgi bir etkinliktir, edilgen bir durum değil; bir şeyin içinde olmaktır, o şeye kapılmak değil; öncelikle vermektir, almak değil.

Erich Fromm

48 saniye/ Cesaret üstüne



CESARET ÜSTÜNE!!!

Cesaret, korkmamak değildir. Cesaret tam tersine çok korkmak ama yine de 'ben varım' demektir. 
Cesaret, korkuya rağmen eylemdir. 
'Şans cesurlara güler' denir. Evet, şans ancak eylemde bulunanlara, hareket edenlere, bir şeyler yapanlara yardim eder. Sadece duranların ayağına gitmez.

12 Kasım 2012 Pazartesi

SADECE HAYAL ET...

HERKESE İYİ HAFTALAR...

HAYAL EDİN...

"Hayal et cennetin olmadığını
Denersen kolaydır
Cehennem yok altımızda
Üstümüzde ise
Sadece gökyüzü
Tüm insanların
Bugün için yaşadığını
Hayal et
Hayal et ülkelerin olmadığını
O kadar zor değil bu
Uğruna öldürecek
Ya da ölecek bir şey yok
Ve din de yok tabi
Tüm insanların
Barış içinde
Yaşadığını hayal et
Hayal et
Malın mülkün olmadığını
Merak ediyorum
Yapabilir misin
Ne açlık var
Ne aç gözlülük
İnsanların hepsi kardeş
Tüm insanların
Tüm dünyayı
Paylaştığını hayal et"

http://www.youtube.com/watch?v=yRhq-yO1KN8

11 Kasım 2012 Pazar

şahika'dan...





Dediler aşka sabır ya da sefer lazım,
Dedim eyvallah yok itirazım.
Sabrın nerede, seferin önünde,
Acelen mi var, firarda mısın?

Nil Karaibrahimgil

8 Kasım 2012 Perşembe

ÖZGÜRLÜK...



Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çesit tuzak vardır. Bir
Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.
Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir
yiyecek konur. Bu ya
rık sadece maymunun elini açıkken sokacağı
büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır,yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama, kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiç bir şey yoktur onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu
...tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır!!!

31 Ekim 2012 Çarşamba




Vazgeçtiğin anda, kazanmaya başlarsın...

ŞAHİKA

1 KADIN YEDİ ERKEK / ŞAHİKA...Yeni kitaptan...


Hepimiz herşeyin olduğu gibi kalmasını istiyoruz. Değişimden korktuğumuz için sefalet içinde yaşamayı kabulleniyoruz. Belki de hayatım o kadar da kargaşa içinde değil, dünya böyle. Asıl tuzak da buna bağlanmak. Yıkım bir hediye, yıkım değişime giden bir yol. İkimiz de birlikte olmazsak mahvolacağımızdan korktuğumuz için, birlikte olmaktan fazlasını hak ediyoruz.

1 KADIN YEDİ ERKEK / ŞAHİKA...Yeni kitaptan...

23 Ekim 2012 Salı

48 SANİYE / ŞAHİKA


BENİM HAYAT AMACIM GALİBA BU SORUYA "EVET" DİYEBİLMEK. YA SİZİNKİ?

Adamın biri, Zen Ustası Hong Ren'e '38 yıl çalıştım ve artık su üstünde yürüyebiliyorum' demiş.

Hong Ren sormuş: 'Vazgeçebilir misin?

BAYRAM...


BAYRAM

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...

Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.

Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir
ilişkiyi bitirmek de öyle...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.

Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram..

Her gününüz bayram olsun..!

ŞAHİKA

12 Ekim 2012 Cuma

RADİKAL KİTAP...ŞAHİKA...


*MUTLULUK BULAŞICIDIR.
*MÜSTAKBEL EŞİNİZ ARKADAŞINIZIN ARKADAŞI OLABİLİR.
*ARKADAŞINIZIN ARKADAŞININ ARKADAŞLARI SİZİ ŞİŞMANLATABİLİR YA DA ZAYIFLATABİLİR.

“Sosyal ağlar güzel ve anlaşılması güç şeylerdir. O kadar detaylı ve karmaşık, hatta o kadar yaygındırlar ki, hangi amaca hizmet ettiklerini merak ederiz. Neden içlerine yerleşmiş durumdayız? Nasıl oluşuyorlar? Nasıl çalışıyorlar? Bizi nasıl etkiliyorlar?”

Harvard’lı tanınmış bilim adamları Nicholas A. Christakis ve James H. Fowler, sosyal ağların nasıl oluştuğunu ve nasıl işlediğini açıklarken birbirimizin tercihleri, sağlığı, zenginliği, mutluluğu, inançları ve hatta kilosu üzerinde yarattığımız akıl almaz etkiye dair şaşırtıcı kanıtlar sunuyor.

Business Week tarafından 2009 yılının en iyi 20 kitabından biri seçilen, New York Times “Editör’ün Seçtikleri” köşesinde ve dünyanın en büyük kitap sitelerinden Goodreads’in mutlaka okunması gereken 15 kitap listesinde yer alan kitap, Ekim 2012 başı itibariyle Varlık Yayınları’ndan çıktı.

Sosyal Ağların Şaşırtıcı Gücü, dünyamızın “Etkilemenin Üç Derecesi Kuralı” ile yönetildiğini gösteriyor; bizden üç derece uzaklıktaki kişileri etkiliyor ve onlardan etkileniyoruz, üstelik bu kişilerin çoğunu tanımıyoruz bile. Örneğin arkadaşınızın arkadaşının arkadaşı, mutluluğunuz üzerinde cebinizdeki 5000 dolardan daha fazla etki yaratıyor. Mali dümenlerin, yeme bozukluklarının, madde kullanımının, v.s. bununla beraber oy vermenin, yaratıcılığın, özverinin ve “gelişigüzel” iyiliklerin de temelinde sosyal ağlarımız yatıyor.
Bu kışkırtıcı ve yararlı kitap, duyguların neden bulaşıcı olduğunu, sağlıkla ilgili davranışların neden yayıldığını, zenginlerin neden daha da zenginleştiğini ve daha pek çok şeyi açıklıyor. Bireyin önceliği kavramını altüst ederek devrim yaratan yeni bir paradigma sunuyor: birlik halinde yön değiştiren balık sürüleri gibi, bilincine varmadan çevremizdeki insanlar tarafından yönlendiriliyoruz.

Hatırlarsınız geçtiğimiz yıllarda “Dünya Küçük Fenomeni ”de denilen ve üzerinde birçok araştırmanın yapıldığı “Altı Derece Teoremi” büyük ses getirmişti. Sosyal psikolog Stanley Milgram’ın 1967 yılında bulduğu bu ilginç teorem, dünyadaki herkesin birbirine ortalama altı kişi uzaklıkta olduğundan bahsediyordu. Yani bir düşünsenize, Fidel Castro, Adriana Lima ya da George Clooney…Ulaşıl(a)maz diye düşündükleriniz dahil, dünyanın bir ucunda yaşayan hiç tanımadığınız birine, siz diğer uçta olsanız bile altı adımda ulaşabiliyordunuz.
Hatta teorem o kadar ilgi çekti ki, John Guare’nin “Six Degrees of Separation”(Uzaklığın Altı Derecesi) adlı tiyatro oyununa ve Kevin Bacon’ın “Altı Derece” adlı bilgisayar oyununa konu olarak, popüler kültürde de yerini aldı.
Şimdi de “Altı Derece Teoremi” kadar ilginç, hatta bana göre daha da ilginç “Etkilemenin Üç Derecesi” yaptığımız ya da söylediğimiz herşeyin, sosyal ağ aracılığıyla dalga dalga yayılarak, arkadaşlarımız (Bir derece), arkadaşlarımızın arkadaşları (İki derece), hatta arkadaşlarımızın arkadaşlarının arkadaşları (Üç derece), üzerinde etki yaratma eğilimini gösteriyor. Etkimiz aşamalı olarak kayboluyor ve bize üç derece uzaklıkta bulunan sosyal sınırın ötesindeki insanlar üzerinde belirgin bir sonuç yaratmıyor.
Kitap bu konuyla ilgili bir sürü örnek ve veri ile dolu. Yaklaşık 300 kaynak ve illüstrasyon ile kendimizi nasıl hissettiğimiz, kiminle evlendiğimiz, hastalanıp hastalanmadığımız, ne kadar para kazandığımız gibi bize ait herşeyin, sosyal ağların şaşırtıcı gücü ile değişmesi anlatılıyor.
Kendimizi bir süper organizmanın parçası olarak görmek, hareketlerimize, seçimlerimize ve deneyimlerimize yeni bir gözle bakmamızı sağlar. Sosyal ağlara gömülü olmamızdan etkileniyorsak, bize yakından ya da uzaktan bağlı olan kişilerin etkisi altında kalıyorsak, ister istemez kararlarımız üzerindeki gücümüzü biraz kaybederiz. O zaman gelin, tıpkı beynin tek bir nöronun yapamayacağı şeyleri yapması gibi, sosyal ağların tek bir kişinin yapamayacağı şeyleri yapabilme gücünü fark ederek, kendi lehimize kullanalım.

RADİKAL KİTAP'TA HER HAFTA YENİ ÇIKAN KİŞİSEL GELİŞİM KİTAPLARI'NIN YORUMLARI İÇİN SİZİNLEYİM...


8 Ekim 2012 Pazartesi

''Kendinizi tanımaya başladıkça özgürleşirsiniz.''

Jean Paul Sartre

27 Eylül 2012 Perşembe

Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum…
Ölüyorum…
Jorge Luis Borges...

BUGÜN SEVDANIN GÜNÜ OLSUN...

BUGÜN SEVDANIN GÜNÜ OLSUN...

Ben ne zaman
Öyle durup dururken
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam
Anlıyorum ki,
Bahar gelmiş
Anlıyorum ki,
Kaçmak sürüklenmek vakti
Dolaşmak galatada hisarda
Bırakmak işi gücü
Unutmak ekmeği tuzu
Çıkarıp potinleri
Denize daldırmak vakti
Yalın ayakları.
Ben ne zaman
Öyle durup dururken,
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam
Anlıyorum ki
Mahvolmuşum…

Orhan Veli Kanık

19 Eylül 2012 Çarşamba

YANLIŞ MI? DOĞRU MU?

Yanlış ve doğru hakkındaki fikirlerimizin ötesinde bir yer var sizinle orada buluşacağım. Çimenlerin arasında uzandığınızda, dünyanın doğru-yanlış fikirlerinize ihtiyacı olmadığını göreceksiniz. 
Mevlana

16 Eylül 2012 Pazar

YİNE AŞK ÜSTÜNE...



Aşk gördüm dün gece...
Sadece bir kadın, bir erkek,
Bir de gece..
Heyecan ,sevgi ve merak yeni geleceğe,
Gözler ışıl ışıl,
Yürekler mutlu...
Aynı ben gibi, aynı biz gibi, 
Samimi ve yürekli...

Aşkla yürüyen iki kişi,
ELELE...

12 Eylül 2012 Çarşamba

48 SANİYE YORUMU SEDA KAYA GÜLER www.yeniasır.com

http://www.yeniasir.com.tr/Yazarlar/seda_kaya_guler/2012/08/15/48-saniyede-mutluluk


Dün çok sevdiğim bir arkadaşım geldi. 
Konuştuk acı üstüne.
Hatırlattı bana, benim de gayet acımasızsa deneyimlediğim ACIYI.
Ve farkettim öğreniyorum galiba acının içine dalmayı,
Onu orada açıp, içimden çıkarmayı.

Sevgili OSHO demiş zaten, her zamanki gibi yine haklı :)

Acı, büyümenin bir parçasıdır. Ve unutmayın, bir şey canınızı yaktığında içinizdeki başka bir şey bastırılmıştır. Acıdan kaçınmaktansa içine dalın. Bırakın canınız yansın! Tamamen acısın ki yara tamamen açılsın. Yara bir kere tamamıyla açılırsa iyileşmeye başlar. Acıyı hissettiğinizde ondan kaçarsanız, acı içinizde kalır ve tekrar tekrar karşınıza çıkar.

2 Eylül 2012 Pazar

48 SANİYE...

"Hepimiz, her şeyin aynı kalmasını istiyoruz. Yıkılan hayatlarımızı değiştirmekten korktuğumuz için böyle yaşamaya devam ediyoruz.
Anladım ki, belki benim hayatım çok karmaşık değildi. Sadece hiç bir şeye bağlı olmadığım dünyam öyleydi. 
Karmaşa bir hediyedir. Her zaman değişime hazır olmamız gerekir. 
İkimizde birlikte olmaktan fazlasını hak ediyoruz. Çünkü birlikte olmazsak yok olacağımızdan korkuyoruz. "

ŞAHİKA BU YAZIYI ÇOK SEVDİ...

Altı üstü hayat.
Öğrenmesi gerekli, biliyorum, tüm insanların dürüst ve adil olmadığını... Fakat şunu da öğret ona, her alçağa karşılık bir kahraman, her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğret ona. zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğ
retebilirsen ona, kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı; kıskançlıktan uzaklara yönelt onu; Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona; bırak erken öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını... eger yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret. fakat ona sessiz zamanlar da tanı; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği... okulda hata yapmanın hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi... nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona... herkes birbirine takılmış bir yönde giderken kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma... tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret. eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini... ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyati verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret. ona nazik davran, fakat onu kucaklama, çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun. ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret, böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır. bu büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım. o, ne kadar iyi, küçük bir insan oğlum... "
Abraham Lincoln

27 Ağustos 2012 Pazartesi



Düşünüyorum da; 
Biz büyüyerek çocukluk etmişiz.

Turgut Uyar

22 Ağustos 2012 Çarşamba


ALEM DERGİSİ 20 AĞUSTOS 2012, 48 SANİYE HABERİ !!

BİSİKLET...


“Yaşanacak bir yaşam vardır. Binilecek bisikletler var, yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır…”

| Cesare Pavese |

14 Ağustos 2012 Salı

Akşam kitap röportajı...

http://www.aksam.com.tr/programiniz-48-saniyede-hazir--132077h.html

DÜRÜST BİR İNSAN DAİMA ÇOCUK KALIR...


48 SANİYE ÜZERİNE;


ASLINDA O BIR MUCIZE DEGIL YAZARI DA SIHIRBAZ DEGIL AMA BEN KITABI OKUDUM VE SUNA INANDIM BEN ISTIYORSAM NEDEN OLMASIN
BELKI HERSEY HEMEN OLMUYOR AMA ZIHNIMIZ SUNU ALGILAYABILIR ACELEMIZ YOK...
NE DEMIS SAIRRRR:::))))
EVREN BOSLUKLARI DOLDURUYOOORRR:::))
SIZ SIZI RAHATSIZ EDEN NE VARSA CIKARIN AKLINIZDAN HAYATINIZDAN YERINE YENISI ZATEN GELIR...
HAYAT DA BU DEGILMI ZATEN...
HALA OKUMAYAN VARSA MUTLAK OKUMALI...OKUDUM DENEDIM VE BASARDIM ISTE BU BENIMMMM:::::)))))

6 Ağustos 2012 Pazartesi

CESARET...



Cesaret, korkmamak degildir. Cesaret tam tersine cok korkmak ama yine de 'ben varim' demektir. 
Cesaret, korkuya ragmen eylemdir. 
'Sans cesurlara guler' denir. Evet, sans ancak eylemde bulunanlara, hareket edenlere, birseyler yapanlara yardim eder. Sadece duranlarin ayagina gitmez.

3 Ağustos 2012 Cuma

Yasamak sakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yasayacaksin
bir sincap gibi mesela,
yani, yasamanin disinda ve ötesinde hiçbir sey beklemeden,
yani bütün isin gücün yasamak olacak.

Yasamayi ciddiye alacaksin,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kollarin bagli arkadan, sirtin duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleginle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmedigin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamisken,
hem de en güzel en gerçek seyin
yasamak oldugunu bildigin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksin ki yasamayi,
yetmisinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalir diye degil,
ölmekten korktugun halde ölüme inanmadigin için,
yasamak yani agir bastigindan.

Bu dünya soguyacak,
yildizlarin arasinda bir yildiz,
hem de en ufaciklarindan,
mavi kadifede bir yaldiz zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamiz.
Bu dünya soguyacak günün birinde,
hatta bir buz yigini
yahut ölü bir bulut gibi de degil,
bos bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlikta uçsuz bucaksiz.
Simdiden çekilecek acisi bunun,
duyulacak mahzunlugu simdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yasadim" diyebilmen için...





ATİLLA İLHAN

26 Temmuz 2012 Perşembe

İnsanın Bir Eşi Olmalı…
İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı,
gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı…aşık olduğu bir eşi olmalı! 
Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp,
şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını.
Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne,
varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli,
incitirim korkusuyla.
Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü…kramplar girmeli midesine,
onsuzluk aklına geldikçe! 
Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini.
Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için.
Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği.
Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine
dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi.
Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli.
Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.
Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını,
öfkesini, sevincini, coşkusunu…vs.
Güven duymalı, herşeyiyle. Başını göğsüne koyup,
huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak.
Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı…
Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da… 
Bir eşi olmalı insanın! 
Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeye
başlamalı. Seni şimdiden özledim! 
Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda
kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı…aşkla karşılamalı,
hasretle sarılmalı boynuna, özlemle koklayıp, öpmeli,
yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı
yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında.
Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı,
daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli.
Mutluluk saçmalı etrafına. 
Bir eşi olmalı insanın,
cennetten köşe almışcasına sevdiği,
sakındığı, bakmaya kıyamadığı…Her bir hücresinden aşkın
fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!